Alman Der Spiegel dergisinin kapağından yine kan damlıyor. Daha evvel de "korkunç dost" ve "özgürlüğünü kaybeden ülke" gibi skandal başlıklarla Türkiye aleyhtarı söylemin öncülüğünü üstlenmişti... Bu defa Horkheimer'in "akıl tutulması" kavramına gönderme yaparak, "hilal tutulması" ifadesine yer vermiş...
Hilal tutulması, her ne kadar başta Türkiye ve Erdoğan karşıtlığı için atılmış bir başlık olsa da... Hilal tüm İslam alemini işaret ediyor.İslam değerlerini, hayat tarzını, Müslümanların varlığını ve varoluş mücadelesini hedef alıyor.
Mülteci Krizi ile birlikte Avrupa'da ayyuka çıkan "pervasız nefret", aslında Batı'nın kendi geçmişinde geriye düşmesi, kendini zamanın dışına atması anlamlarında... İnsan hakları, hümanizm, evrensel hürriyetler şeklinde Aydınlanma'dan bu yana dünyaya dikte edilen nesnel değerler paradigması çökmüş durumda...
Batı, seküler yarılmayı, dünyeviliği dinin yerine ikame ettiğinden beri aslında Hristiyanlık yok. Haç ise bırakın tutulmayı, çoktan kırılmış durumda. Ama kültürel aidiyet olarak sürdürülüyor. Mesela aslen ateist olan birisi İslamın karşısında Hristiyan amigoluğu yapabiliyor. Ateist bir politikacı, göçmen karşıtı bir sağcı olarak özel günlerde kippasını takıp musevi dualarına katılabiliyor. Din değil, bir tür sosyal aidiyet, sivil toplum beraberliğinin simgesi olarak "Haç", elbette hayatı inşa ederek devri daim ettiren "Hilal"le kıyaslanamaz...