Var mı İslam Toplumu diye bir şey...
Nerede İslam Dünyası...
Ve işte Halep yanarken, ne ile uğraşıyor İslam Alemi...
Gençliğimiz bu kavramları tarif etmek gayretiyle geçti. Tarif etmek, sadece düşünsel, kuramsal performanstan ibaret değildi bizler için. İslam Toplumu, İslam Dünyası, İslam Alemi kavramları sırf akademiye sırf edebiyata veya sivil topluma ait mevzular değildi. Harekettiler aynı zamanda. Sabitesi İslam’dı, lakin muharrik kavramlardı bunlar. İşlevsel içerikleri vardı. Her devirde, vaktin koşullarıyla ahengini yeniden kompoze eden, hassasiyetlerini devrin ihtiyaçlarına göre yeniden gözden geçiren, durağan değil müteyakkız içeriklerdi “İslam Toplumu” da “İslam Dünyası” da “İslam Alemi” de... Saygıdeğer bir geçmişin ve kaideler üzerinden intikal etmiş kudretli bir geleneğin içinden tevarüs edilmiş olsalar da... Donmuş, kapısını kapatmış, miadı dolmuş, rafa kaldırılmış, taziyeden ibaret kalmış, yaşayan günün meselelerine sağır, soruları cevapsız bırakan birer nostalji değildi bu kavramlar...
İslam Toplumu diye bir şey vardı.
İslam Dünyası diye bir şey vardı.
İslam Alemi diye bir şey vardı.
Ve kalbi atardı, hayatı vardı, canlı bir karşılığı bulunurdu bu ifadelerin. Gençliğe aitti bu kavramların muharrik tarifi, İslam gençliğinin asra dair çabası, hassasiyeti, yönelişleri, iradesi ve eylemliliği kurardı içeriği...