Maddi yangınlardan daha çok dehşete düştüğümüz bir başka yangın var son günlerde... Saydam bir nefret, pervasız bir öfke, şeffaflaşmış bir kötülük yangını da eşlik ediyor acılarımıza...
Yangınların yarasını hep birlikte sarmamız gerekirken, partizanca bir muhalefete kurban gidiyor tüm çabalar ve maddi hayatta koordinasyonsuzluğa yol açan bu vahim anafor, manevi açıdan da hepimizi yorgun, bıkkın düşürüyor... İlkin partiye, ardından hükümete, ardından millete, ülkeye, devlete evrilen bir nefret ateşi bu... Eleştiri başka bir şey, asmakla tehdit etmek çok başka.
Akıl almıyor. Akıl almadığı gibi gönül de almıyor. Sanki 80 öncesinin sağ-sol çatışması gibi bir vurucu kopuş hesap ediliyor gibi geliyor bana. El birliğiyle zihin yormamız gereken bir durum bu. Sadece güvenlik sorunu olduğunu da söyleyemeyiz. Psikolojik, sosyolojik, politik sebepleri üzerinde de çalışmamız gerekiyor. Sistem için ciddi bir sorun bu sert kamplaşma, sistemin kendisini acilen onarması,