1901’den itibaren “insanlığa hizmet eden çabalar”ın ödüllendirildiği bir listesi var Nobel’in. Edebiyat, tıp, fizik, kimya, ekonomi, barış gibi konularda geçtiğimiz yüzyılı değerlendiren ve dünyanın en prestijli ödülü olarak kabul edilen Nobel... Pek çok kere yaslandığı siyasal tercihler çerçevesinde eleştirilere sebep de olsa, dünyayı dizayn eden “ana akım kudret”i temsil ediyor.
Belki ne alakası var diyeceksiniz. Economist’teki kısa bir haber, Suriye’de 2011’den bu yana artarak süren elektrik kesintisinden bahsediyordu, ülkenin %80’i son dört yıldır karanlıkta diyordu haber. Suriye’de 25 milyon insan evini, ikametini terk etmek zorunda kaldı, 5 milyon Suriyeli ise yurdundan oldu. Kapalı kapılar ardından taşan yeni Avrupai seçenek ise Türkiye’yi geleneksel misafirperverliği ve en çok da şarka has akrabalık telakkisi üzerinden, mülteci dalgasını kırmaya dair bir tür “bekleme odası” olarak gördüklerinin imasını veriyor...
Yukarıda Nobel için, “dünyayı dizayn eden ana akım kudret” ifadesini bilinçli olarak kullandım. Özellikle barış ve edebiyat kulvarlarında savaş, ırkçılık, ayrımcılık karşıtı çizgisini dünya çapında bir değerler skalası olarak öne süren Nobel, Avrupa’nın Suriye Mültecileri hakkındaki kurduğu duvar hakkında ne düşünüyor? Vah vah, Suriye’nin %80’inine 4 yıldır elektrik verilmiyor. O kadar.