Evlatlarını terör örgütünün elinden kurtarmak isteyen annelerle, ilkin ''Çözüm Süreci'' kapsamında il il ziyaret ettiğimiz Doğu Anadolu Bölgesinde tanışmıştım... Muş'ta, Bingöl'de, Bitlis'te, Hakkari'de, Ağrı'da, Van'da; ''baharın gelmesinden korkuyoruz, baharla birlikte dağa çıkarılmalar başlar, oysa biz, evlatlarımızın teröre karışmasını istemiyoruz'' diyen anneler gözleri yaşlı, elleri kalplerinin üzerinde telaşlı, çözüm sürecine bin bir umutla sarılmışlardı...
Ne yazık ki, terör örgütü barış sürecini dinamitleyerek, işi ''halk savaşı açmaya'' kadar vardırınca, her şey daha kötü hale gelmişti. Çözüm Süreci, devletin projesiydi, çatışma çözümüne odaklıydı. Hâlbuki bundan 3 yıl önce, dağa kaçırılan annelerin isyanıyla Diyarbakır'da HDP önünde başlayan sivil eylem ise, devletin bir projesi değildi, ardında bir dernek veya kurum da yoktu, yüreği yanan annelerin, babaların başlattığı ve bir damla olarak doğup adeta bir denize dönüşen, gönül hareketiydi...
Evla