Suriçi'ndeki ‘Deniz Abdal’ semtindedir küçük evimiz. Ramazan Bayramı'na yattığımız arefe gecesinde uyku tutmadı. Sanki abdallar, şehitler, ulubatlılar, battallar sokak aralarından rüzgar gibi geçip gidiyorlardı. Katmanlar halinde üst üste oturmuş zaman tabakalarını, tüylerim ürpererek düşündüm. Kimler geldi kimler geçti şimdi uyuduğumuz şu evlerin altından. Toprak birden evrenleşti, altında uyuyanlarla üzerinde uyuyanlar birleşti.
Fetih Ordusundan evvel onlar çıkarlarmış yollara; Abdal'lar... Silah taşımazlarmış, boyunlarına asılı bir Mushaf, o kadar. Fethin deliliymiş onlar. Deniz Abdal'a ait cami ve çeşmenin kesiştiği yerde, Bizans'tan kalma bir su terazisi var işte benim pencerem tam oraya bakıyor.
Ben çocukken 70'lerde, Fındıkzade-Çapa İstanbul'un kalbiydi. İstanbul, Topkapı