''Doğuştan geleni kabul ettiğimiz zaman, ister istemez seçimlik olmayan bir şeye atıf yaparız, kaderdir bu. Dolayısıyla doğuştan gelene vurgu yapan bir kişinin aynı zamanda bir yaratıcıya inandığını da pek ala düşünebiliriz...
Bugünün ''toplumsal cinsiyet'' tartışmalarında bizi en ziyadesiyle sarsması gereken mihenk noktası da zannederim ki burasıdır. Zira toplumsal cinsiyet teorisine göre, ''kadın doğulmaz, kadın olunur, cinsiyet dediğimiz şey eski bir hurafedir, aslında kadın veya erkek olmak diye bir şey yoktur, toplumun cahilce bir adlandırmasıdır bu sadece. Kadın veya erkek olmak gibi aslında olmayan ayrımları, kahrolası gelenekler, arkaik kültürler ve ataerkil yapılarıyla dinler ortaya çıkartmıştır...''
Dünya üzerindeki kavgalar, karşıtlıklar üzerinden yükselir. Irk, milliyet, din, ülke, siyaset, coğrafi koşullar arasındaki farklılıklar her zaman, savaş, kargaşa ve kaos sebebi olmuştur. Dünyayı güçlü ile zayıfın acıklı savaşımından ibaret olarak gördüğümüzde