Eylül ayında, Gençlik ve Spor Bakanlığımız uzmanlarının sivil toplum üzerine hazırladıkları birkaç çalışma ve raporu okuduktan sonra şaşırmıştım. Sivil toplumculukta dünya kriterleri gözetildiğinde yeterince aktif olmadığımız ortadaydı. “Ama çok aktif olduğumuz sosyal farkındalık ve yardımlaşma faaliyetlerimiz var” dediğimdeyse, bunların süreklilik arz eden kurumsallaşmış yapılar olmadığı gerçeğiyle karşılaşmıştım. Biz iyiliksever bir toplumuz, ama sıra ‘kayıt-kuyut’ işlerine gelince, çekimser kalan bir mizacımız var. Aktif olduğumuz yardımlaşma amaçlı hareketliliklerin çoğu, ‘sivil toplum’ statüsünde değil...
Oysa sivil toplum, çağımızda yumuşak güç olarak hem dünya politikasında hem yerel politikalarda yeni bir ‘çözümler s&