ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun seçimleri kaybettikten sonra çıktığı bir vedalaşma ziyareti olduğu söylenen görüşme, aslında hiç de öyle değildi... "Avrupa ve ABD, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı, eylemlerinin, halkının çıkarına olmadığı konusunda ikna etmek için birlikte çalışmalı" diyen bir siyasetçi, görevi bitmiş olsa da kendisinden sonra çizilecek yolların yapı taşını döşeme gayretkeşliğinde değil midir?
Haddini aşan cümlelerle Türkiye’yi ve Erdoğan Hükümetini şeytanlaştırmaya kalkan sabık bakan, sadece kendine ait fikirleri mi paylaşıyordu söylemlerinde? Yoksa seçimi kim kazanırsa kazansın, Türkiye karşıtlığı ABD diplomasisinin yol haritası mı olmalıydı, bu bakış açısına göre? Cumhuriyetçiler seçimi kaybetmişi Demokratlar kazanmıştı oysa, peki bir Cumhuriyetçi bakan nasıl oluyor da kendisinden sonra gelecek Demokrat bir mevkidaşına böylesine ültimatomlar verebiliyordu?
Demokrat veya Cumhuriyetçi farketmez, bu işittiklerimizi aslında Amerika’nın iç sesiydi... Mike Pompeo’ya göre, Türkiye’nin son eylemleri asla affedilmez boyutlardaydı, hatta ABD, arası açık duran Avrupa ile en kısa zamanda Türkiye ve Erdoğan karşıtlığında birleşmeliydi...