Muhtemel yeni mülteci göçüne karşı Avrupa, Haçlı Duvarı kurmaya karar vermiş...
Oysa, Halep’e destek için yola çıkan konvoylarımız, tüm dünyaya
insanlık dersi veriyor. BM’nin gündemine giremezken Suriyeli
çocuklar, tekme tokat kovulurlarken AB’den, Akdeniz’in soğuk
derinlerine saplanırken mülteciler... Başlarını emniyetle
sokabilecekleri tek umut
sathı; Türkiye.
Gazeteci Adem Özköse ve genç arkadaşlarının Halep’e destek için çıktıkları yolda, Suriyeli yetimlerin misafir edildiği bir yetimhanenin sokağından çekilmiş bir fotoğraf... Kireç beyazı solgun bir duvarın üstünde yazıyor; “Sıkı giyin.. Sarılacak kimsen yok” diye.
Aslında sadece darmadağın edilmiş Suriye ve krize mahkum edilmiş milyonlarca Suriyeli için söylenmiş bir cümle değildir bu. Muhacirliğin, mülteciliğin, göçün, insanları yalıtılmışlığa derin bir yalnızlığa mahkum edici oluşu evet doğrudur. Ne var ki; dünya üzerinde giderek pervasızlaşan ve ötekileştirmeye, karşıtlaştırmaya, şeytanlaştırmaya evrilen İslamfobik dil, insanı ve toplumları, güçsüzleştirmeye, yapayalnızlığa sürükleyecek seviyede... Giderek güçlüden başkasına asla hayat hakkı tanımayan bir dünyaya savruluyoruz...
***