Ev ahalisiyle ‘Klavye Delikanlıları’nı izlerken güldük. Bipleme, buzlama gibi küçük dalga geçmeler olsa bile, bu zamanda bu kadar muhalif mizah tadı cezbetti. ‘Dizide bir ‘Ulan İstanbul’ hali var’ diye yazmıştım, yanılmadım. Her karede espri patlatalım, güldürelim zorlamasından muzdarip, yeni kuşak komedi filmleri esinlenmeleri de yok değil. Her hafta bir film uzunluğunda ve diyalogların sağını solunu ‘mutlaka güldüreceğim’ diye süsleme isteği, ilerleyen bölümlerde sorun yaratabilir. Diziye ilk bölüm güldük ama çok hızlı bir giriş yaptı. Şimdi biraz yavaşlamak lazım. ‘Klavye Delikanlıları’nın dizi sektörümüzün ‘uzun olacak’ tuzağına karşı tedbirli olması lazım. Neden bu kadar uzattım? Çünkü uzun zaman sonra, ‘Farklı bir komedi olmuş’ dedirtecek bir örnekle karşılaştık.
Ev ahalisi üç isim üzerinde durdu. “Aa bu ‘Selena’da Hades’ti dedikleri Sinan Çalışkanoğlu (Veli), Ali Barkın (Bayram Şeker) ve Cengiz Küçükayvaz (Bayram’ın cimri babası).” ‘Klavye Delikanlıları’nın yanı sıra diğer karakterlerin hikayelerinden de acayip malzeme çıkar (Mesela Hiko Dayı ve Nergis durumu). Yani bu sezonun sürpriz projelerinden. Dizi, bu kadar acı ve gözyaşına karşı güldürmek için uğraşacak.