18 saat arasında sürüyor. Senaristler,
haftada 120-130 sayfa yazıyor...”
Tabii bunun bir de oyuncu ayağı var.
Onlar da az kafayı yemiyor! Peki bu durumla övünmek mi lazım?
Yurt dışı üretim de çok önemli
Okan’ın söyleşisinden çıkardığım sonuçlardan biri de şöyle: “Yurt dışı pazarı bugüne kadar olmadığından daha önemli sektör için. İçerideki ekonomik durumlar dizi sektörünü de fena halde etkiliyor. Reklam gelirleri azaldı. Yapımcı açısından maliyetlerini alacağı kapı televizyon, reklam gelirleri düşünce, ödemeler de krizde... Para dönmüyor yani... Bu durumda yurt dışı pazarı daha bir kıymetleniyor. Yapımcılar iç piyasadan yatırımlarının karşılığını geri alamıyor. Bu durumda yurt dışı satışlarına bağlanıyor.” Bu durum,
başka bir sorunu da beraberinde getiriyor.
Netflix setleri bir başka...
Piyasanın bilinen ve birçok dizisinde
oynamış tecrübeli bir tiyatrocu abimizle sohbet ediyorduk. Netflix’in çektiği yeni projede oynuyor. “İnsan gibi setlerde çalışıyoruz” dedi. Kendisi mutlaka yerli dizi setlerimizde gereken saygıyı da görmüştür. Buna rağmen, böyle bir yorum yaptı. Bana özellikle teknik ekipte çalışan sektör emekçilerinden, yoğun şikayetler geliyor. Bazıları da basına yansıyor.
Bir dizinin başlangıç ve bitiş durumu belli değil. Yani bir işe başladığınızda ertesi gün, “Kardeş dizi tutmadı, kanal işi bitirdi” cümlesiyle eve dönmek, sıradan
bir olay artık sektör için...