Tartışma programlarımızda soru sormayı bitirdik, şimdi ‘özel koşullarda’ formatlanmış programlar aracılığıyla soruyoruz. Böyle allanıp pullanınca, formatın içine sokulunca daha bir albenisi olmuyor değil. İki program var bu anlamda. Okan Bayülgen imzalı ‘Nokta’ ve ‘Jülide Ateş ile 40’. 40 soru yöneltiliyor. Süreyi iyi kullanmak, konuğun kendini daha iyi ifade etmesi için önemli. İstemediği soru olursa “Pas geçelim” diyebiliyor. Bayülgen’in program şartları daha bir farklı: Yanıtlamak istemiyorsa konuk, önündeki butona “Noktalayın” diye basar ve sunucunun sesini kesebilir. Okan Bayülgen de net ve gerkçekci yanıtlar vermiyorsa konuğun konuşmasını noktalar. Yalan makinesi durumu yani.
İki program arasındaki fark, Bayülgen’in bir ‘şovmen’ olması. Bir yerden sonra formatı kendi belirlemesi farkında olmadan... Canan Kaftancıoğlu’nu konuk aldığı programda “Cumhurbaşkanı olmak ister misiniz?” sorusunun cevabı 2.5 dakikayı geçti mesela.