Suyu boşa akıtmak gibi bir durum bu, televizyon yayını yok, dizi var ekranda... Televizyonlarımızın ana haber saati vardır. Şöyle yarım saat bizim haberler... Dünyayı görecek halimiz yok, Orta Doğu malum... Sonra ‘mobese’ soslu bölüm ya da çarşı pazarımız ekrana geliyor. 45 dakika kadar sürüyor haber geçidi. Sonra? Reklam... Günün hangi dizisi varsa, onun tekrarı başlıyor. Tam bir saat... Hatta bazıları 21.00 gibi jenerik verip, hoop oradan tekrar reklama uçuş yapıp, şöyle bir 15 dakika daha zaman alıyor. Yeni bölümü, gece yarısı bitiyor. Ardından eskisinin tekrarı başlıyor. Bize kanal değişiklikleri geliyor, geceden sabaha kadar dizi... Bitmiyor, kalkıp televizyonu açtığınızda yine dizi. Tuvalette bile dizi izler olduk (Netflix araştırma yapmıştı, ben de yazmıştım yüzde 7). Peki bizde durum nedir TV üzerine yazanların?
Dizi doktorumuz var
‘Dizi doktoru’muz var mesela... Sevgili Oya Doğan, bu sektör üzerine takip yapan, yazan gazeteci arkadaşımız. Koskoca bir sektör oldu ve televizyon eleştirmenliği, yerini dizi eleştirmenliğine bıraktı. Okur cephesinde de ilgi ‘Oyuncular için ne yazmışlar?’ ve ‘Diziler için ne diyorlar?’ eksenine sıkıştı. ‘Televizyon’ kalktı yerine ‘dizi izleyicisi’, ‘programcısı’ ve ‘yazarı’ üçlemesi yerleşti.