Futbolla yatan futbolla kalkan bir ülkeyiz. Bu ülkenin en popüler spor branşı futbol. Bu spora bu kadar yoğun ilgi olmasına rağmen Türk Futbolu her geçen gün geriye gidiyor. Çok büyük bir ekonominin döndüğü, futbolcuların uçuk para kazandığı bu branşımızda arpa boyu yol alamadık. Bırakınız Süper Lig’i amatör takımlar bile yabancı futbolcularla doldu taştı. Herhangi bir mahalle takımında bir siyahi futbolcu görmek artık bizi şaşırtmıyor.
Geçtiğimiz hafta Konyaspor ile Galatasaray karşı karşıya geldi. Nam-ı diğer Cimbomun takım kadrosu tamamen yabancılarla doluydu. Bir tane Türk futbolcu forma giyemedi. Sahaya çıkan oyuncular İstiklal Marşı’nı söyleyemediler. Çok yazık.
Konyaspor - Galatasaray maçında Galatasaray Teknik Direktörü Igor Tudor, tarihe rezalet olarak geçecek bir kadro sahaya sürdü. Galatasaray’ın Konyaspor karşısındaki ilk 11’inde hiç Türk oyuncu yer almadı ve Süper Lig tarihinde tamamı yabancı oyuncuyla sahaya çıkan ilk takım Galatasaray oldu. Galatasaray’ın Konyaspor 11’inde, Muslera, Mariano, Maicon, Denayer, Latovlevici, Fernando, Feghouli, Rodrigues, Ndiaye, Belhanda ve Gomis yer aldı.
Bu oyuncular içinde bir tek Türk bile olmaz mı? Bu oyuncular İstiklal Marşı’nı bile söyleyemediler. Bari çıkmadan önce ağızlarını oynatmasını filan söyleseydiniz.. Hamaset filan yapmıyorum. Bir ülkenin onuru marşıdır. Mesele sadece marş meselesi değil elbette. Futbolda geldiğimiz yabancılaşma, yetersizlikler ve geriye gidiş.
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın iyi bir spor politikası yok. Bırakın basketbolu, voleybolu, tenisi, yüzmeyi halkımızın en çok sevdiği futbol sporu ile ilgili bir politikamız yok. Bir kere alt yapı ve amatöre gerekli destek verilmiyor. Örneğin Ankara’ya bakalım. Burası başkent olmasına rağmen amatör futbol takımları çok kötü durumda. 19 Mayıs Stadı’nın içinde kendilerine birer göz oda verilmiş. Bu stat zaten çok kötü. Başkente yakışmayan eski bir stat. Amatörlerin durumunu varın siz düşünün. Bu takımlar forma bulamıyor. Ayakkabı bulamıyor. Mahallede üç beş hayırsever yol parası verecek, servis parası verecek de gençler maça ya da idmana gidecek.
Sonra okul ve spor arasında bir ikilem var. Okula eğitim için giden gençler spora gidemiyor. İdman saatleri çakışıyor. Bu konuda bile bir düzenleme yok. Süper lig takımları son model arabalarla gezerken, mankenlerle fink atarken amatör bir topçu yol parası peşine düşüyor.