CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimin ilk ayağında kendisine göre tutarlı bir çizgi ortaya koydu. Hak, hukuk ve adalet diyerek demokratik bir çizgi tutturdu. Hem Kürtlerden hem muhafazakârlardan helallik diledi. Demokrasi ortak paydasından farklı siyasi partileri bir araya getirdi. Bu çizgi demokrasi adına olumlu bir çizgiydi. Bu çizgiyi 14 Mayıs öncesinde belirgin hale getirmişti. Ne zamanki meclis çoğunluğunu kaybetti ve seçimde Erdoğan’ın gerisine düştü o zaman demokrasi çizgisinden faşizm çizgisine kaydı.
Daha düne kadar barış, kardeşlik, demokrasi, adalet derken birden bu çizgiyi bıraktı. Seçimleri kazanmak uğruna Zafer Partisi ve Ümit Özdağ ile bir araya geldi. Ne demokrasi kaldı ne adalet. Kılıçdaroğlu, seçim kazanmak için adalet ve demokrasiden vazgeçmeseydi daha tutarlı ve kalıcı olurdu. Ben demokrasi dedim, adalet dedim kaybettim derdi. Partisinde bile kendisine muhalif olmazdı. Oysa şimdi seçim kazanmak için faşizme kayan bir Kılıçdaroğlu kim bilir daha hangi çizgiye kayar diye düşünen vatandaşlarımız oy vermedi. Siyasette güven ve tutarlılık önemlidir. Kılıçdaroğlu pragmatizmi...