Bayram yaklaşınca heyecan başlardı. Babamız bize nasıl bir bayramlık alacak diye merak ederdik. Bayramlık denilince komple bir takımdan bahsetmek mümkün olmazdı. Ya bir ayakkabı ya bir pantolon ya da gömlek alınırdı. İmkanlar sınırlıydı ama mutluyduk. Bize bir lastik ayakkabı yeterdi.
Yine "acaba ne kadar harçlık alacağız" diye merak ederdik. Büyüklerimizin elini öper harçlık beklerdik. Harçlık vermesi için bekler dururduk. Olmadı bir daha bayramlaşırdık. Harçlık vermediğine göre unutmuş olmalı derdik.
Kayseri’nin Ebiç Köyünde doğduk. Bir köy ortamında büyüdük. Fakir ama mutluyduk.
Kurban Bayramı gelmeden bir telaş başlardı. Kimlerle ortak kurban keseceğiz diye merak ederdik. Genelde büyükbaş hayvana ortak girilirdi. Sürekli et imkânımız olmadığı için yılda bir kesilen kurbanı beklerdik. Kurban kesim anında hayvanla verdiğimiz mücadele görmeye değerdi. Mutlaka bir yerimiz kesilir ya da kırılırdı.
Biz küçükler bir gün bizde büyüklerimiz gibi kurban kesmeyi hayal ederdik. Bu noktada şunu belirteyim. Artık kurban kesilirken çocuklarımız yanımızda yok. Kasap kesiyor bize hazır geliyor. Bu yanlıştır. Çocukların kurban kesimini görmelerine gerek yok....