Bölgemiz ve ülkemiz çok sancılı bir süreçten geçiyor. Irak, Suriye, Libya iç savaş yaşıyor. Bu savaşı Türkiye’ye de taşımak isteyen bir üst akıl var. Rahmetli Erbakan Hocam Irak, Suriye ve sonra hedef Türkiye demişti. Bölgenin tek huzurlu ve istikrarlı ülkesi Türkiye. Ülkemizi iç savaş ve kaosa sürüklemek isteyen çevrelere karşı Cumhurbaşkanımız ve Hükümetimiz teyakkuz halinde. Türkiye artık mandacıların yönettiği bir ülke değil. Milli ve yerli bir hükümet var.
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin de desteğine alan hükümet daha cesur ve kararlı adımlar atıyor. İsrail ve ABD ekseni bölgede iç savaş ve bölünme senaryosu yazmış. Bu senaryonun ilk aşaması Kuzey Irak’ta kurulacak bir İsrail- Kürt devleti ikinci aşama ise Suriye’nin parçalanması ve YPG terör devletinin oluşturulması. Üçüncü aşama ise Türkiye’nin Güneyin parçalanması. Daha önce de yazdım Büyük Kürdistan değil Büyük İsrail’i kurmaya çalışıyorlar.
Hükümet ve milli unsurlar bu projenin farkında. Artık ülke olarak oyunları bozma vaktimiz geldi. Bu karanlık senaryoya karşı Cumhurbaşkanımız dimdik ayakta. Dosta ve düşmana şu mesajı verdi. Bir gece ansızın gelebiliriz dedi. Bir gece Suriye’ye bir gece Irak’a meşru ve makul sınırlar içerisinde girebiliriz. Türkiye olarak hiçbir ülkenin toprağında gözümüz yok. Biz bölgenin huzuru ve sükûnu için olaylara müdahil olmak durumundayız. Kimse macera aramıyor. Akıl ve mantık sınırları içerisinde ülke olarak bölgeye müdahil olmak durumundayız.
Suriye meselesinde aldatıldık. “Esat gitsin” diyen Batılılar daha sonra ülkemizi yalnız bıraktılar. Bu gerçeği bilerek hareket etmek durumundayız. Duygusallık, macera bize göre değil. Türkiye’nin İdlib ve Afrin’e müdahalesi sınır güvenliğimiz ve ülkemizin barışı için önemlidir. Türkiye aynı zamanda bölgedeki iç savaş ve kaosa son vermek için çalışıyor. Bu noktada İran ve Rusya ile yakın işbirliği içinde çalışmakta büyük fayda vardır. Peki ülke olarak neden İdlib’e giriyoruz.
İdlib’in rejimin kontrolünden çıkmasından ve Rusya’nın Ekim 2015’te iç savaşa dahil olmasından sonra bölgeye şiddetli hava saldırıları gerçekleşti. Halep’teki tahliyelerin ardından Suriye’nin iç bölgelerinden kaçan sivillerin de sığınmasıyla İdlib milyonlarca kişinin sıkıştığı bir alan haline geldi. Ateşkesin bozulması durumunda Suriye rejimi, İran destekli güçler ve Rusya’nın İdlib’e yönelik büyük bir operasyon başlatması bekleniyor.
TSK’nın varlığı sivillerin güvenle barınmasını sağlayıp, olası göç dalgasının önüne geçmiş olacak. Operasyonun ikinci aşamasında Türkiye’nin Astana anlaşması çerçevesinde İdlib içerisinde oluşturacağı askeri hat, aynı zamanda Afrin’deki terör örgütünün kurmayı planladığı koridoru da engellemiş olacak. İdlib’e müdahale yetmez. TSK gecikmeden Afrin’e müdahale etmelidir. Batı ve güneyden kuşatılan Afrin’in kontrol altına alınmasıyla terör örgütü YPG’nin Türkiye sınırında oluşturacağı tehdit de bertaraf edilecektir.