Türkiye’nin Kudüs’e sahip çıkması başta çok sevgili dostumuz ABD’yi rahatsız ediyor olmalı ki yöneticileri ikide bir Erdoğan ve Türkiye aleyhinde açıklamalar yapıyorlar. Sözde bizi çok seven stratejik müttefikimiz, sevgili ortağımız ABD’nin yöneticileri ülkemizle ilgili saydırıyorlar da saydırıyorlar. Alışacaksınız dostum. Erdoğan’a ve Türkiye’ye alışacaksınız. Biz ne diyoruz size. Bizi öldürmeyin. Bölgemizi yağmalamayın. Petrol için kan akıtmayın diyoruz. Bizim dudaklarımızdan kin ve nefret çıkmaz. Bizi öldürmeye gelen bizde dirilir. Biz sadece bize dokunmayın diyoruz. Suçumuz bu.
Dedik ya Erdoğan ve Türkiye’yi karalıyorlar. Bu bağlamda ABD Başkanı Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Herbert Raymon McMaster, Türkiye ve Katar’ın radikal ideolojilerin “yeni sponsorları” olduğunu iddia etti. Radikal İslamcı ideoloji açık bir şekilde tüm medeni insanlara yönelik büyük bir tehdit” diyen McMaster, Suudi Arabistan’ın yıllar önce bazı terör örgütlerini desteklediğine referans verse de, günümüz için ana destekçilerin Katar ve Türkiye olduğunu savundu ve “Bu örgütlere destek şu anda çoğunlukla Katar’dan ve Türkiye’den geliyor” iddiasında bulundu.
Bugünlerde gazeteciler olarak ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster’ın açıklamalarını konuşuyoruz. Ne diyor McMaster; “Türkiye ve Katar, El Kaide ve DEAŞ gibi radikal örgütler ve ideolojilerin destekçisidir.” Vay yalancı vay. Hakikaten komik bir adam. Oysa Trump’ın açıklamalarına bakarsak DEAŞ’ı kuran Obama’dır. Biz kime inanalım ABD Başkanına mı yoksa onun danışmanına mı? Bu iki isimden biri yalancı. Bana göre yalancı olan McMaster. Koskoca ABD Başkanı yalan söylüyor olamaz. DEAŞ’ı kuran, El Kaide’ye destek veren ABD’dir.
ABD’nin bu yalanı Irak’ta da konuşuluyor. Bağdat Gazeteciler Sendikasının davetlisi olarak Irak’a gitmiştik. Burada görüştüğümüz Iraklı yöneticilerin bazıları Türkiye’nin DEAŞ’a destek verdiğini iddia etti. Biz de yanlış düşündüklerini IŞİD’in bir İngiliz-Amerikan projesi olduğunu söyledik. Anlaşılan ABD ve İngiliz devletleri ülkemizi bölgede zor duruma sokmak için elinden geleni yapmışlar. Irak halkını yalan ve kara propagandayla yönlendirmişler.
Şunu görmemiz gerekir. Rusya Afganistan’ı işgal etmeseydi bugün Taliban diye bir terör örgütü olmazdı. Yine, ABD Irak’ı işgal etmeseydi El Kaide olmazdı. Batılılar Suriye’de katliama ortak olmasalardı DEAŞ olmayabilirdi. Küresel emperyalizm bölgenin doğal kaynaklarını sömürmektedir. Petrol kuyularının kontrolü için milyonlarca insanı öldürdüler. Bölgeyi etnik ve mezhep temelinde böldüler. Bu bölgede iç savaş var. İsrail’in güvenliği için İslam ülkelerini birbirine düşürdüler.
Buna benzer haberler çıkmaya devam edecek. Batılılar böyle açıklamalar yapacaklar. Ancak kendi günahlarından tövbe etmedikleri sürecek söylediklerinin tesiri olmayacaktır. Irak’ta kimyasal silah var diyerek ülkeyi işgal ettiler. Sonra da pardon burada kimyasal silah yokmuş dediler. Hiç hesap vermek durumunda kalmadılar. Yüzleri kızarmadı. Yalana talana alışmışlar. Şimdi de Erdoğan ve ülkemiz hakkında yalan söylüyorlar. Ama artık bu yalanlara inanmıyoruz.