ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü başkent olarak tanıması ve kendi elçiliklerini bu şehre taşıması kan ve gözyaşına neden oldu. Bu kararı protesto eden Filistinliler şehit edildi. 60’tan fazla şehit, 2500 yaralı var. ABD elçiliği Kudüs’e taşındı. Bu taşınma işlemi gelişigüzel bir tarihte yapılmadı. Bu taşıma ve taşınma 15 Mayıs tarihinde yapıldı. Bu tarih Müslümanlar ve Filistin için kara bir gündür. Filistin halkı bu tarihe Nekbe diyor. Büyük felaket günü diyor. Neden mi?
15 Mayıs 1948’de İsrail bağımsızlığını ilan etti ve o yıl yaklaşık 1 milyon Filistinli yüzyıllardır yaşadıkları topraklardan ayrılmak zorunda kaldı. İsrail 70 yılda Filistin’in topraklarının neredeyse tamamını ele geçirdi. Çok az bir alanda Filistin halkı yaşıyor.
Bu tarih Araplar tarafından felaket ve yıkım anlamına gelen “Nekbe” olarak adlandırdı ve yıllardır 15 Mayıs Filistinliler için “Felaket”in yıldönümü olarak anılıyor. Yine bir 15 Mayıs tarihinde ikinci bir felaket gerçekleşti. ABD elçiliğini Kudüs’e taşıdı. Bu taşıma işlemi bilinçli yapıldı. İsrail’in kurulduğu tarihte taşınma işlemi gerçekleşti. Siyonistler bu tarihi bilerek seçtiler. Bu tarih ikinci bir Nekbe olayıdır. Donald Trump bu tarihi Siyonist lobilerin etkisiyle aldı. Bu konuyla ilgili olarak Hürriyet Gazetesi Yazarı Deniz Zeyrek, “Bu tarihin ABD Başkanı Donald Trump’ın o parlak zekâsının eseri olmadığı, Netanyahu’nun isteği ile belirlendiği açık. Mesela, Trump kasımdaki araseçimler öncesinde sıkışmış vaziyette ve ülkesindeki Yahudi lobisinin her istediğini yapmak zorunda kalıyor. Mesela, Araplar hiç olmadığı kadar bölünmüş vaziyette. Suudi Arabistan, Mısır gibi önemli ülkeler ABD’nin, dolayısıyla da İsrail’in yanında hareket ediyor.
Mesela, Filistin’in geçmişten beri siyasi ve ekonomik en büyük destekçisi olan dört büyük ülke (Suriye, Irak, Yemen ve Libya) çökmüş vaziyette. Mesela, en büyük tehdit olarak gördüğü İran, ABD’nin tehdidi altında. Mesela, Filistin’in bölünmüş yapısı çözülemiyor. Gazze’yi kontrol eden Hamas ve Batı Şeria’yı yöneten El Fetih’in yöneticileri Kahire’de onlarca toplantı yapmalarına rağmen uzlaşma anlaşmasını hâlâ hayata geçiremediler. Gazze’deki yönetimin El Fetih’e geçmesi, memur maaşlarının ödenmesi gibi detaylar üzerindeki pürüzler bir türlü giderilemedi” diyerek önemli bir noktanın altını çiziyor.
İslam Dünyası birlik ve beraberlik içinde hareket etmediği için sürekli kan kaybediyor. İslam Dünyası ümmet olma bilincine varmalıdır. Aralardaki ihtilaflar bir yana bırakılmalı ve Siyonist devlete gerekli ders verilmelidir. Buradan yine yazıyorum. Biz barış yanlısı Yahudilere düşman değiliz. Biz devlet terörü uygulayanlara karşıyız. İsrail’in bu yayılmacı işgali devam ettiği sürece bölgeye barış gelmeyecektir. Öte yandan; bizler Müslümanlar olarak hem bir arada olmayı becermeli hem de sanayide, teknolojide önemli adımlar atmalıyız.