Kurtuluş Savaşı’nda düşmana karşı direnen Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları her şeyden önce Türk milletine güveniyordu. Buna karşın Kurtuluş Savaşı’nda düşmana teslim olan Padişah Vahdettin ve saray hükümeti ise Türk milletine değil, İngilizlere güveniyordu.
Türk milletine inanıp güvenen Atatürk ve dava arkadaşları vatanı ve milleti, İngilizlere inanıp güvenen Padişah Vahdettin ve saray hükümeti ise kendilerini kurtarmanın derdindeydi. Sonunda Türk milletine inanıp güvenenler kazandı.
Atatürk, Nutuk’un daha ilk sayfalarında emperyalist işgallere karşı düşünülen kurtuluş çarelerini anlatırken şöyle diyor:
“Temel ilke, Türk milletinin onurlu ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir millet, uygar insanlık dünyası karşısında uşak olmak konumundan daha yüksek bir muameleye layık olamaz.
Yabancı bir devletin koruma ve kollayıcılığını kabul etmek, insanlıktan yoksunluğu, güçsüzlük ve uyuşukluğu...