“Dünyada her şey için; maddiyat için, maneviyat
için, hayat için, başarı için en gerçek yol
gösterici ilimdir, fendir. İlmin ve
fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir,
sapkınlıktır…”
(Atatürk, 27 Eylül 1924, Samsun öğretmenlerine
söylemişti)
15 Temmuz darbe girişiminden bir yıl sonra
müfredattan “Evrim” çıkarıldı,
“Atatürkçülük” azaltıldı; buna karşın “15
Temmuz” ve “cihat” müfredata girdi.
Normalde, bu cemaatçi darbeye karşı
bilimsel eğitimin güçlendirilmesi gerekirken, tam
tersine bilimsel eğitim zayıflatılıyor.
Ulusal ve laik eğitimin güvencesi
1924 Tevhidi Tedrisat Kanunu yerle bir ediliyor.
Okul öncesinden üniversiteye kadar tüm okullar
dinselleştiriliyor: Mahalle aralarında dinsel eğitim veren
anaokulları, sıbyan mektepleri açılıyor, hazine
arazileri Kuran kurslarına devrediliyor, liseler
imam-hatipleştiriliyor, medreseleri yeniden açmak,
karma eğitime son vermek için nabız yoklanıyor,
müftülere nikâh yetkisi tanınıyor, milli
bayramlar yasaklanıyor, Milli Mücadele, Türk
Devrimi ve Atatürk unutturulurken,
Şeyh Sait’i kahramanlaştıran, 15
Temmuz’u “milat” kabul eden yeni
bir tarih yazılıyor: “Dindar” ve
“kindar” nesil projesi adım adım hayata
geçiriliyor.
Oysaki 96 yıl önce, Temmuz 1921’de, Atatürk ve
arkadaşları, bir taraftan işgalcilerle mücadele ederken, diğer
taraftan cehaletle mücadeleye hazırlanıyordu.
Atatürk, Cumhuriyetin çağdaş okullarından İsmet Paşa Kız Enstitüsü’nü ziyaret ediyor, 19 Kasım 1937.