“Bugün Türkiye’nin bir parçası olmaktan çıkmış bulunan topraklardan 1 Ağustos 1914’ten sonra alınmış din, arkeoloji, tarih ya da sanat önemi olan bütün nesneler, işbu antlaşmanın yürürlüğe konulmasını izleyen on iki ay içinde Osmanlı Hükümeti’nce sözü edilen nesnelerin alındığı toprağın hükümetine geri verilecektir.” (Sevr Antlaşması, Madde: 422)
Geçen hafta Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, Twitter’da şu paylaşımı yaptı: “1916 yılında Türk Fahri Paşa’nın Medinetü’l Münevvere halkının mallarını çaldığını, onları kaçırdığını, Medine’deki el yazması eserleri çaldığını biliyor muydunuz? İşte Erdoğan’ın dedelerinin Müslüman Araplarla ilişkisi buydu.” Bunun üzerine geçen haftadan beri Fahreddin Paşa’yı ve kutsal emanetleri konuşuyoruz. Bu konuşmalar iki önemli sonuç doğurdu: Birincisi; yüz yıl önceki Arap ihanetine rağmen, romantik bir yaklaşımla hâlâ Arapçılık yapan, Yeni Osmanlıcılık oynayan siyasal İslamcılara acı gerçeği gösterdi. İkincisi; bu bahaneyle halkımız, Medine savunmasıyla ünlü “Çöl Kaplanı” lakaplı Fahreddin (Türkkan) Paşa’yı çok daha iyi tanıdı.
MEDİNE MÜDAFAASI’NIN FAYDASI