Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni, halkı dinleyerek, halkla konuşarak kurdu. Anadolu’da halk, yüzyıllar sonra ilk kez ayağına kadar gelip kendisini can kulağıyla dinleyen halkçı bir liderle karşılaştı…
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun makam odasına
astığı “köylüyü dinleyen Atatürk” tablosu hakkında
gerçek dışı bazı iddialar ortaya atıldı. Bu konuda
öyle ileri gidildi ki, Türkiye
gazetesinde bir köşe yazarı, o fotoğrafın 1924’te
Erzurum’un Korucuk Köyü’nde çekildiğini ve fotoğrafta
Atatürk’ün konuştuğu kişinin de Fetullah
Gülen’in Halil dedesi olduğunu iddia etti.
İşte bugün, İmamoğlu’nun makam odasındaki o
tablonun -tamamen belgelere dayalı- gerçek
öyküsünü anlatacağım. Bu öykü, aynı
zamanda halkın dertleriyle dertlenen bir liderin;
halkçı Atatürk’ün öyküsüdür.
HALKI DİNLEYEN LİDER
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”
diyerek cumhuriyeti ilan edip
saray saltanatı yerine halkın
saltanatını kuran
Atatürk, radikal devrimlerini
yapmadan önce ve
sonra devlet adamları,
komutanlar, gazeteciler,
aydınlar ve halkla konuştu.
Örneğin 1923’te cumhuriyeti ilan etmeden
önce, 1924’te halifeliği kaldırmadan
önce, 1925’te şapka devrimini yaparken,
1928’de harf devriminden sonra, 1930’da ve
1931’de Serbest Cumhuriyet Fırkası
denemesinin ardından, Halkevlerini
kurarken ve devletçi
kalkınmadan önce birçok
ili kapsayan yurt
gezilerine çıktı. Devlet adamları,
komutanlar,
gazeteciler, aydınlar ve
halkla konuştu. Halkın düşünce ve
görüşlerine kulak verdi. Halkın
sorunlarını dinledi.
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni halkı
dinleyerek, halkla konuşarak kurdu. Anadolu’da
halk, yüzyıllar sonra ilk kez ayağına kadar
gelip kendisini can kulağıyla dinleyen
halkçı bir liderle karşılaştı.
1929 Dünya Ekonomik Buharını,
-daha 6 yıl önce, bir bağımsızlık savaşıyla kurulup yokluk ve
yoksulluk içinde ayakta durmaya çalışan- Türkiye
Cumhuriyeti’ni çok olumsuz etkiledi.
Ekonomi hiç de iyi değildi. Halkın
şikayetleri artmıştı.
İşte o koşullarda Atatürk, hem tek parti
CHP’yi dengelemek hem bir demokrasi
denemesi yapmak hem de halkın nabzını
yoklamak için 12 Ağustos 1930’da arkadaşı
Fethi Okyar’a Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı (SCF)
kurdurdu. 5 Ekim 1930’da yapılan belediye
seçimlerinde CHP 480, SCF 22 belediye kazandı.
Fakat rejim karşıtlarının SCF’de toplanmaları
üzerine 17 Kasım 1930’da SCF kapatıldı.
Atatürk, SCF’nin kapatıldığı o gün bir
yurt gezisine çıktı. O geziye katılanlardan Ahmet
Hamdi Başar, Atatürk’ün geniş kapsamlı o
gezisinin “özel bir amacı” olduğunu söylüyor:
“Serbest Fırka olayı, ülkede yönetimden memnun olmayanların
çokluğunu ortaya koymuştu. Her taraftan şikayetler yükselmekteydi…
İşte işlerin iyi gitmediğini ve müdahale etmek gerektiğini anlayan
Atatürk, uzman bir heyetle, 1930 Kasım’ında, Ankara’dan Kayseri’ye
doğru yola çıktı.” (1)
Cumhurbaşkanı Atatürk, 17 Kasım 1930 Pazartesi
günü saat 21.08’de özel trenle Ankara’dan hareket
etti. 18 Kasım’da Kayseri, 20 Kasım’da
Sivas, 21 Kasım’da Tokat, 22
Kasım’da Turhal ve Amasya, 24
Kasım’da Çarşamba, 26 Kasım’da
Samsun, 27 Kasım’da Trabzon, 1
Aralık’ta İstanbul, 19 Aralık’ta
Tekirdağ, 20 Aralık’ta
Kırklareli, 22 Aralık’ta Edirne
ve 26 Aralık’ta İstanbul’u ziyaret etti.
Atatürk, 6 Ocak 1931’de
Ankara’ya döndü.
Atatürk’ün inceleme gezisi, 23 Aralık 1930’daki
irticai ayaklanma Menemen Olayı nedeniyle yarım
kaldı. Atatürk yarım kalan inceleme gezisini
26 Ocak – 2 Mart 1931 tarihleri arasında
İzmir, Balıkesir, Aydın, Denizli, İçel, Mersin, Adana,
Malatya ve Konya’yı ziyaret ederek
tamamladı. (2)
Atatürk, o inceleme gezisinde
gittiği her yerde halkın sorunlarını dinledi.
Sonra bu sorunlara ayrıntılı çözüm önerilerini
içeren raporlar hazırlattı.
Atatürk, halkın şikayetlerini TBMM tutanak
yazıcılarına tek tek not ettirdi. Bu notlar gezi
sonrasında Atatürk’ün gözetimi altında temize
çekildi. Bu notlarla hazırlanan raporlar Başbakan İsmet
İnönü’ye ve diğer yetkililere
ulaştırıldı. 20 Mart 1931 tarihli Milliyet
Gazetesi, Atatürk’ün bu seyahate ait ilk
raporlarını hazırlayarak CHP’ye verdiğini
yazdı. (3)
Atatürk’ün
inceleme gezisi sonrasında hazırlattığı o
raporlardaki bazı bölümler şöyle: