“İskenderun bölgesi için özel bir yönetim rejimi kurulacaktır.
Bu bölgenin Türk
soyundan gelen halkı, kültürlerinin gelişmesi için her türlü
kolaylıktan yararlanacaktır. Türk dili orada resmi bir niteliğe
sahip olacaktır.” (20 Ekim 1921, Ankara Antlaşması, Madde 7)
Türkiye’ye yönelik sığınmacı akını devam ediyor. Suriye’den, Irak’tan, hatta Afganistan’dan, Pakistan’dan yola çıkan işsiz güçsüz kitleler soluğu Türkiye’de alıyor. İktidarın planlı bir sığınmacı politikası ve herhangi bir uyum (entegrasyon) programı yok. Özellikle Hatay gibi kimi güney illerimizin bazı ilçelerinde Suriyeli sayısı kontrolsüz biçimde artmaya devam ediyor. Böyle giderse 20 yıl sonra Türkiye’nin bazı illerinde demografik yapının değişmesi kaçınılmaz görünüyor.
Demografik yapının önemini kavramak için Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecini iyi bilmek gerekiyor.
Wilson’un 12. ilkesi, aslında Türkiye’yi etnik ve demografik yapıya göre parçalamayı amaçlıyordu. Bu plan uygulandı. I. Dünya Savaşı sonunda, Wilson’un ifadesiyle, “Türk yönetimindeki öbür ulusları özgürlüklerine kavuşturmak”...