“Bugün ilmin, fennin, bütün kapsamıyla medeniyetin yaydığı ışık karşısında filan ve falan şeyhin yol göstericiliğiyle maddi ve manevi saadet arayacak kadar ilkel insanların Türkiye medeni camiasında varlığını asla kabul etmiyorum.” (Atatürk, 30 Ağustos 1925, Kastamonu)
Geçen hafta, Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara’nın Elazığ’da bir cemaat yurdunda intihar etmesi nedeniyle tarikatları ve cemaatleri konuştuk. Kimileri, “Devlet yeterli yurt yapmış olsa çocuklarımız tarikat, cemaat yurtlarına mecbur kalmaz!” dedi. Kimileri, “Tarikat, cemaat yurtları kapatılsın!” dedi. Kimileri de “Tarikat, cemaat yurtlarını kapatmak yetmez, tarikatlar, cemaatler kapatılsın!” dedi. Muhalefet ise “oy kaybederiz!” korkusuyla tarikatlara, cemaatlere karşı tavır almaktan çekindi.
Peki, ama sorunun kaynağı nedir?
SİYASET-TARİKAT ORTAKLIĞI
Sorunun kaynağı, Uğur Mumcu’nun, “tarikat, siyaset, ticaret” diye adlandırdığı ortaklığın güçlenerek devam ediyor olmasıdır. Bu ortaklığın bir de “emperyalizm” ayağı...