Bir taraftan kültür sanatla ilgili yapıların yok edilmesi; insanların nefes almasına, iyi hissetmesine yarayan her şeyin erezyona uğraması…
Bir taraftan da insanların kendine iyi gelene, nefes aldırana açlıkla koşması…
İkisini de yaşıyoruz, iliklerimizde hissediyoruz. İlkinin doğal sonucu belki de ikincisi...
İnsanların kültüre, gerçek sanata, kitap fuarına, sinemaya, tiyatroya olan bu ilgisi, sarılışı; yok edicilere bir direniş belki de. İnsanların televizyon ekranlarından uzaklaşması ve Netflix’e bu denli sarılması boşuna değil...
(Netflix dünyada en hızlı Türkiye’de yayılıyor. Son bir yılda 1 milyondan fazla abone almış!)
Tiyatro salonlarının, gösterilerin ve müzikallerin dolması da boşuna değil... Artık gerçekleri izlemek, duymak isteyenler, gerçek sanatla haşır neşir olmak isteyenler; yapaylıktan, vasatlıktan, yobazlıktan kaçanlar kendilerine sığınak aradığı için belki de.