Her yazın değişmeyen konusu: Bodrum mekanlarındaki fiyatlar! Ya lahmacun fiyatı gündemi belirliyor ya da bir ünlünün ödediği, sonra da yakındığı hesap. Sonra günlerce ‘kazıkçı Bodrum’ veryansınları… Bu yıl da gelenek değişmedi.. Bodrum’da lüks bir mekanda bir porsiyon dönere 370 TL ödenince ve faturası sosyal medyaya konulunca, kaldığımız yerden devam ediyoruz konuya.
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’a da soruluyor mevzu; gayet net anlatıyor: “Biz kimseyi kazıklamıyoruz. Burası dünyanın en zengin insanlarının da geldiği bir turizm memleketi... Bodrum’daki dünyaca ünlü markaların hizmeti için de tabii ki belli bir ücret gerekiyor. Yurt dışından gelen turistlere para harcatmalıyız. Bodrum’un ucuz yabancı turiste teslim olduğuna dair bir fikir var. Bunu değiştirmeliyiz. Her yere gitmek zorunda değiliz. Ben Türkbükü’ndeki bir işletmeye gitmek zorunda değilim ama orayı seçenler de var.
Bodrum’da her şey ucuz olsun dersek, parayı harcayacak turist Mikonos’a gider, Santorini’ye gider, Bodrum’a gelmez. Adam cebine parayı koymuş gelmiş, niye harcamasın? Bir dönere 100 bin TL vermek istiyorsa bana ne? Ama Bodrum’da 20 TL’ye de döner var...” Bütün turizm otoriteleri “Türkiye’ye zengin turist lazım, para harcayacak turist lazım, turizm böyle gelişir” diye bas bas bağırıyor.
E bu malum mekanlar da dünyaca ünlü mekanların Türkiye şubesi ya da lüks turiste yönelik mekanlar. Bütçesi uygun olmayan gitmeyecek maalesef! Dünyanın başka ülkesine gittiğinizde, ille de en pahalı mekanda yiyeceğim diye tutturuyor musunuz? Gerçekten her sene aynı tartışma çok sıktı artık. Lütfen sade bir törenle bitirelim artık.
Korona sonrasında her yer, her şey hızla normalleşti; bir tek tiyatro salonları, konser mekanları beklemede. Açıldıklarında da epey sosyal mesafe olacak belli ki, aralıklı oturma düzenleri vs.. Önlem almak iyi hoş da… Bu önlemler neye göre alınıyor, orası belli değil. Tiyatrocuların isyan etmesi de bu yüzden.