Karantinadan beri hepimizin dilinde aynı serzeniş: Artık her gün cumartesi gibi! Neredeyse dört ay evlere kapandık. Kiminin yapacak işi kalmadı, kimi evden çalıştı, kimi de saat gün mevhumu olmadan iş yetiştirdi, iş geliştirdi. Aileyle geçirilen vakitler arttı, hafta sonu yapılan pek çok aktivite hafta içine de taştı. Kafalar epey karıştı; en çok da “boş zaman” cümlesi tedavülden kalktı. İşte o yüzden cumartesi günlerinin hiçbir özelliği kalmadı. Beyaz yakalılar ofislerinden evlerine çalışmaya geçince, yaz kampları ve okullar kapanınca, hafta sonu ve hafta içi ayrımı kalmadı. Uzaktan çalışanlar için her gün cumartesi artık!
Cumartesi günleri başka aktiviteler yapan beyaz yakalılar; artık istedikleri her şeyi hafta içi de yapabiliyor mesela. Biz böyleyiz de, dünya farklı mı? Dünyanın her yerinde durum aynı. New York Times gazetesi de bu gerçekten yola çıkarak bir yazı yayımlamış ve şu soruyu başlığa taşımış: Karantina hafta sonunu nasıl öldürdü? Gazete editörleri insanlara sorular sormuş. Gelen cevaplar aşağıda ve bizden farksız...
PAZARTESİ SENDROMU KALMADI!
SABAHLARI UYANMAK İÇİN NEDEN LAZIM…
İşin keyfini çıkaranlar kadar mutsuz olanlar da var elbette. Pandemi döneminde işinden olanlar, bekleyenler, çalışmayanlar bunalımda.. Gazeteye konuşanlar arasında şöyle diyenler de var: “Alarm kurmak yok, dışarı çıkmak yok, etkinlik konser yok, spor yok. Mail bile gelmiyor artık. Uyanmak için bir neden bulamıyorum. İşe gitmek insanı dinç tutuyormuş meğer...” Doğru, iş insanı dinç tutuyor ama kendine iş yaratmak da elinde... Bu zamanlara ‘geleceğe yatırım’ diye bakanlar, ileride kazançlı çıkacak, orası net.
Haberi okurken, ben de kendime sordum; benim için nasıl geçti bu dönem diye… Çok şey yaptım ama çok şey de yapmamışım aslında! Bir şaşkınlık yaşamışım, konsantre olamamışım ama ikinci dalgaya hazırlıklıyım. Siz de sorun kendinize; ‘nasıl geçti?’ diye. Belli ki ikinci dalga hızla geliyor, hazırlıklı olalım, sabahları uyanmak için kendimize neden bulalım.