Dün sabah gazeteleri okurken, sosyal medyadan sormuştum, ‘Bugün ne yazmalı?’ diye… “Müslüme” dedi herkes. İyi de ne yazayım? Bu çürümüşlüğe ne denilebilir ki? Sadece hayretler içinde, utanç içinde kalakalıyorsun. Üzgünüm. Çok üzgünüm ama ‘insan nasıl bu kadar çürüyebilir, nasıl böyle insanlıktan çıkabilir?’ diye sorabilirim ancak. Onun da cevabı yok maalesef.
Metroda elinde bıçakla kadınlara saldıran Emrah Yılmaz gibilerden çok var maalesef... Her gün benzerlerini izliyoruz, okuyoruz. Hepsinin de bıçak çeken, naralar atan o sonsuz güvenlerinin arkasında; onlara hiçbir şey olmayacağına dair haklı inançları var. Maalesef gerçek bu. 22 suçtan sabıkalı şehir eşkıyası Emrah Yılmaz da ‘suç henüz oluşmadı’ denilerek bırakılacaktı belki de.
Tıpkı diğerleri gibi. Her zaman olanlar olacaktı yine. Tabii Cumhuriyet Savcısı Fatmagül Yörük gibi biri olmasaydı eğer! Azılı suçlunun ifadesini alan Savcı Yörük; ders gibi gerekçelerle suçluyu nöbetçi hakimliğe sevk etti. Dedi ki; “Sokaklar, metrolar korku dolu değil, güven dolu olmalıdır. Bu saldırı tüm kadınlara yöneliktir, küfür de şiddettir...” Oh be dedik, yargı böyle dağıtılmalı işte!
Sonunda olayı geçiştirmeyen hafife almayan biri çıktı ve söylenmesi gerekeni söyledi! Oh be, sonunda biri umudumuzu yeniden yeşertti. İşte bize böyle savcılar lazım! Ezberleri bozacak, kadından yana duracak birkaç tane daha Fatmagül Yörük lazım bize. Böyle cesur yürek savcılar manşetlere çıkarılmalı ki, diğerlerine de örnek olsun. Teşekkürler Sayın Savcım, ne iyi geldiniz bize.
Bize gerçekten ezberleri bozacak insanlar lazım. Kurumlar, kuruluşlar, markalar aynı zamanda. Kadıköy Belediyesi gibi mesela... 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Ulusal Mücadele Günü kapsamında başlattıkları sosyal sorumluluk kampanyası şahaneydi çünkü.
Sokak tabelalarına, duvarlara ‘Kadınların istediği gibi yaşama hakkı olduğunu öğreneceksiniz’, ‘Ne giydiğime karışamazsın’, ‘Orada o saatte ne işin vardı diyemezsin’ gibi onlarca yazı yazıldı. Kafalara iyice kazınsın diye. Ya öğreneceksiniz ya da gözünüze soka soka biz size öğreteceğiz dercesine. Bence o tabelalar hep kalmalıydı, her geçen bakmalıydı, görmeliydi.