Cumhuriyet Kadınları Derneği diye bir dernek varmış... Ne iş yapıyorlar, bugüne kadar ne yapmışlar hiç bilmiyorum. Araştırıp bakma gereği de duymadım. Çünkü adında cumhuriyet kelimesi kullanan bir yapının, Taliban’ın ‘muhteşem’ geri dönüşünü desteklemesi bana yeterince saçma geldi. “Bağımsız Afganistan'ı tanıyor ve selamlıyoruz” demişler. Gerekçe olarak da “Bağımsızlık, gerçek uygarlığa kavuşmanın ön şartıdır.
Afganistan’da olan budur, Taliban'ın şeriat rejimiyle yönetecek olması bu gerçeği değiştirmiyor” diyorlar. Vay be, bu nasıl körü körüne bir bağımsızlık sevdasıdır! Hayır; kadınların burkalı hayatına, sokağa çıkmalarına büyük lütufla ‘izin’ verilmesine, köle gibi ona buna peşkeş çekilmelerine falan ne diyorlar mesela?
Eski haber spikeri Gülgün Feyman bu açıklama yüzünden onlardan ayrıldığını açıkladı da, öyle haberimiz oldu bu yapıdan. Keşke ayrılmasaydı ve biz hiç bu ismi duymasaydık.. Çünkü bu memlekette her şeyin birbirine karışmış olmasını artık kafam kaldırmıyor.
Tanınmamış biri olmanın dayanılmaz hafifliği…
Bir ‘tanınmak’ açlığı var bu memlekette... Ama işini iyi yaparak, fark yaratarak tanınmak değil bu. Durup dururken, öylesine. Hak etmese de, hiçbir şey yapmamış olsa da tanınmayı istemek şeklinde bir açlık bu. Kötü bir hal yani. Küstah, nobran bir hal.
Herkes onu tanısın, herkes ona özel davransın, herkesten öncelikli ve ayrıcalıklı olsun istiyorlar bir şekilde. 584 tane milletvekili var diyelim, bu görev dolayısıyla yeterince ayrıcalığı var ama o, bir de herkes onu tanısın istiyor. Bir milletvekili olarak fark yarat, bir derde çare ol, bütün ülke tanısın seni.