Tam 24 Aralık’ta Ukrayna’daydım... Bir grup arkadaşla ilk kez gittiğimiz Liviv şehrine bayılmıştık. Christmas neşesiyle dolu, cıvıl cıvıl bir şehirdeydik ve çocuklar gibi mutluyduk. ‘Ne şahane yermiş’ diye diye gezdik, tekrar gelmek için planlar yaptık, ‘ne Avrupai şehirmiş’ diye pek şaşırdık hatta. Ama hikayeyi hatırlayınca, taşlar yerine oturdu…
1991’de Sovyetler Birliği’nden ayrılan Ukrayna’da, kendilerini Avrupalı olarak gören/görmek isteyen halk; AB müzakerelerini sona erdiren Rusya yanlısı lideri istememişti. 2014 yılında, aylarca direnmiş, Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviçi’yi devirmişti. Şehir o yüzden bu kadar Avrupaiydi işte! Üstelik vizesiz, pasaportsuz gideceğiniz bir Avrupa şehri! En güzel tarafı da, sıradan bir Avrupa şehrinden daha ucuz olmasıydı. Uçaklar, kur farkından Avrupa’ya gidemeyen Türklerle doluydu. Türklerin akın akın gittiği yerlerin başında Kiev, Liviv, Odessa gibi şehirler gelse de; biz gastronomi bölgesi Transkarpatya’yı gezmiştik.
Yönetim, kalkınmanın yolu olarak turizmi görüyordu, bunun için de gastronomi turizmine büyük önem veriyordu. Hakkını verdiklerini de söylemek lazım. Bu girişi niye yaptım? Çünkü insan bildiği, gördüğü, sevdiği bir yerde olanlara daha çok dikkat kesiliyor. Bugün Ukrayna’da olan biteni izlerken ve okurken, içim daha fazla cız ediyor. Güzelim ülkeyi yerle bir ediyorlar, hem de göz göre göre. Kimse hiçbir şey yapmıyor, saçma yaptırımlarla hırstan gözü dönmüş bir adamı durduracaklarını sanıyorlar.
Neyin hırsı peki? En doğru tespiti The New York Times gazetesinden Thomas Friedman yapmış. “Putin’in asıl korkusu Ukrayna’nın NATO’ya katılması değil Batılılaşması. Çünkü o zaman Ukrayna her gün Rus halkına dönüp, ‘Putin olmasa, siz de bizim gibi olabilirdiniz’ diyecek.” Ne yazık ki öyle. Savaşın ne kadar kötü olduğunu anlatan bir yazı yazmak anlamsız artık, ne diyeceğini bilemiyor insan. En iyisi orantısız mizahın adresi Twitter’da okuduğum bir tespitle bitireyim yazıyı: Rusya’nın yaptığı şey, ‘Beni neden sevmedin’ diyerek deliye dönen toksik eski sevgili gibi yakıp yıkmak, fazlası değil.
Türk halkının milli sporudur her konuda espri yarıştırmak... Olay ne kadar acı olursa olsun, mizahı bırakmayanlar var. Kendi içlerinde ne yaşıyor böyle insanlar hiç bilmiyorum ama bu kadar duyarsızlık hiç normal değil. Burnumuzun dibinde savaş çıkmış, insanlar çoluk çocuk yollara dökülmüş ya da sığınaklara saklanmış beklemede ama birileri klavye başına geçip Ukraynalı kadınlarla ilgili espriler yapıyor! Yabiliyor!!! Allah kimseyi bu kadar rezil ve ahlaksız duruma düşürmesin, insanlar vatanından olurken bu esprileri yapacak kadar embesilleştirmesin. Amin.
16 yıl boyunca Almanya’nın başbakanı olan Angela Merkel markette cüzdanını çaldırmış, sonra da sıradan bir vatandaş gibi karakola gidip ifade vermiş. Haberi okuyunca bir gülme geldi bana! Hayır, her insanın başına gelebilir de, korumaları yanındayken başına gelmesi komik bence.