Latince “femina” kelimesinden türeyen Feminizm, kadının sadece cinsellik ve annelik özellikleriyle değil, toplum içindeki rol ve haklarıyla da öne çıkması gerektiği fikriyle baskıcı batı toplumunda ortaya çıkmıştır; tıpkı batıda vücud bulan diğer akımlar gibi.
Yüzyıllarca kilise baskısı altında yaşayan batı toplumunun kilisenin tahakkümüne karşı başlattığı Aydınlanma hareketlerinin tamamı aslında baskıya karşı bir tepki sonucu vücud bulmuştur. Bu ortaya çıkışta sebep-sonuç ilişkileri iyi anlaşılmazsa kavram olarak “izm”lere, bugün bulunduğumuz noktadan şaşı bakarız. Feminizm üzerinden “kadın hakları” savunuculuğu yapanların gözden kaçırmamaları gereken temel nokta bu olmalıdır.