Münafık, en genel tabirle Müslümanı aldatandır. Kur’an-ı Kerim’de Münafikun Suresi’nde “O münafıkları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar, düşman olurlar. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?” (Münafikun, 4) buyrulmaktadır.
Peygamberimiz (s.a.v) “Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman yerine getirmez, ona emânet edildiği zaman hıyanet eder” (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai) buyurmaktadır. Bu Hadis’in Müslim’deki rivayetinde “Oruç tutup, namaz kılar ve Müslüman olduğunu iddia etse bile” ilavesi kayıtlıdır.
Bir başka Hadis-i Şerif’te Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Kendisinde şu dört özellik bulunan kimse mutlaka münafık olur. Bu dört özellikten birisi kendisinde bulunan kimsenin onu terk edinceye kadar münafık özelliği bulunmuş olacaktır. Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünde durmayıp anlaşmasını bozar, emanete hıyanet eder ve bir kimseyle çekiştiği (davalaştığı) zaman aşırı gider.” (Buhari, Müslim, Tirmizi) buyurmaktadır. Ahmed bin Hanbel’de geçen bir Hadis-i Şerif’te de “Münafıkların kibirli” olduğu belirtilmektedir.
Münafıkların özelliklerinden olan “Yalan söylemek” İslam’ın yasakladığı “Büyük Günahlar”dandır. Kur’an-ı Kerim’de yalancılara “O kahrolası yalancılar” (Zariyat, 10) denilmek suretiyle beddua edilmektedir. Yine “Şüphesiz Allah, haddi aşan yalancı kimseyi doğru yola erişirmez” (Mümin, 28) denilmektedir.