Bir İslâm âlimi ve muallim olarak Osman Öztürk Hoca, gerek yazdığı kitap ve makalelerle gerekse yetiştirdiği talebelerle, sadece vefât yıldönümünde değil her zaman hatırlanması gereken bir değer; Arapça ve gerekse Farsça’ya vukufiyetiyle bu dillerdeki kaynaklara inebilen önemli bir şahsiyetti. Osman Öztürk Hocamızla tanışmamız 18 yılı mütacâvizdir. Gerek İslâmi İlimler, Kültür ve Edebiyat Vakfı (İSEV)’nda Ali Nar Hoca, Nedim Urhan Hoca ve Enver Baytan Hocalarla bir araya gelişlerinde gerekse özel görüşmelerimizde yakınlığını hissettiğim ve istifâde ettiğim önemli bir âlim ve fikir adamıydı. Prof. Dr. Osman Öztürk, 1943 senesinde Tarsus’ta dünyaya geldi. Dini ilimleri aldıktan sonra İstanbul ’a geldi. O yıllarda İstanbul’da Osmanlı bakiyyesi hocaların kimisinden hususi ders aldı, kimisinin ders halkasına oturdu, kimisinin de makamlarına ve evlerine giderek feyz almaya çalıştı. Bunu şu sözleriyle anlatmıştı yıllar önce: “Bu hocaefendilerden vehle-i ûlâda isimlerini hatırladıklarım şunlardır: (Hâfızlık ve talim hocam) Hilmi Toros, Ömer Nasûhî Bilmen, Bekir Hâkî Yener, Seyyid Şefik Arvâsî… Ayrıca; Ali Yakub Cenkçiler, Emin Saraç, Ahmed İnce hocalardan âlet ve âlî ilimler tahsil ettim. 1964’de Şam’da kendisinden özel ders aldığım Molla Ramazan Efendi başta olmak olmak üzere, muhtelif ders halkalarına oturdum ve pek çok hocadan ders okudum.”