Dün 23 Nisan nedeniyle Meclis’te bir davet verilmemesi, kutlamaların iptali, gerekçe olarak şehitlerin anısının gösterilmesi, üzerinde düşünülmesi gereken tatsız bir simgesel adımdır. Bu Meclis, boynunda idam fermanı bulunan birisini başkanlığa getirerek, zor koşullarda bir bağımsızlık savaşını yönetmiş, yaniCumhuriyet’in harcını atmış kurumdur. Bu işi yaparken de o günün toplumunun farklı hayat görüşlerine, idraklerine sahip seçkinlerini, önderlerini bir dava etrafında birleştirmeyi becermiştir.
Meşruiyet kaygısı hep ön planda tutulmuş, Meclis en zor günlerinde bile zorlu tartışmalara tanıklık etmiş, kendi içinden çıkan hükümete karşı gerektiğinde kök söktürmüştür. Onun kuruluş gününü kutlamamak, bugünün Türkiye’sinde Meclis’in işlevsizleştirilmesinin ilanı, bu kutlamayı yapmamak da Meclis’in kendi varlığına duyduğu saygı eksikliğinin nişanesidir. Bugünkü Meclis’in 1920’dekilerin çapında şahsiyetlere sahip olmaması, vekillerin çoğunluğunun görev yaptıkları kurumun ulviyetini ve işlevini kavramamaları elbette hazindir.
Yazık ki Meclis’in manevi şahsiyetinin zedelenmesi, işlevinin sorgulanması, gücünün erimesi yalnızca bugünkü iktidarın tasarruflarının sonucu değildir. Meclis’i yürütmeye eklemlemeye çalışanlar, Meclis’i lağvedenler, millet iradesinin daha üst iradeyle, darbelerle hiçe sayılabileceğini gösterenler, darbeler karşısında Meclis’e ve onun temsil ettiklerine geçmişte sahip çıkmamış olanlar da bugünkü durumda pay sahibidir.