1967 savaşının önemli sonuçlarından biri, radikal ve muhafazakâr Arap devletleri arasındaki hegemonya savaşında dengeyi muhafazakârlar lehine çevirmesidir. Arap milliyetçiliği 1967'deki ağır yenilginin ardından ağır bir darbe almış, savaşa bulaşmayan Suudların başını çektiği muhafazakâr/İslamcı söylem öne çıkmış, Suud devleti Araplar arası güç dengesinde ağırlığını artırmıştı. Savaş sonrasında Arap dünyasında İslami hareket yükselmeye başlarken yarın değineceğim şekilde Filistin halkı da 1939'dan ya da 1948'den beri ilk kez kendi kaderini eline alma imkânını ele geçirmiştir. 1950'li ve 60'lı yıllara bakıldığında Arap dünyası açısından birincil çatışmanın Arap devletlerinin kendi aralarındaki çatışma olduğu görülür. Filistin meselesi önemlidir. İsrail devletinin varlığı devletler ve toplumlar tarafından sindirilmemiştir ve İsrail'in yok edilmesi gerektiği siyasi söylemin bir parçasıdır elbette. Özellikle radikal milliyetçi akımların ve partilerin ideolojik programının önemli bir boyutu budur.