NE güzel bir fotoğraftı. 16 Aralık 2004 tarihinde Avrupa Parlamentosu üyelerinin ezici bir çoğunluğu ellerinde Türkçe dahil her dilden “Evet” yazan, Türkiye ve AB bayraklarının birlikte yer aldığı pankartları göstererek Türkiye ile üyelik müzakerelerinin başlamasına onay vermişti. Köprülerin altından çok sular aktı. Avrupa Parlamentosu -ki başta 2008 yılındaki kapatma davası olmak üzere, AB ile müzakereleri başlatan hükümete pek çok konuda kol kanat germiş, kalkan olmuştu- Ankara ile müzakerelerin askıya alınmasını tavsiye eden raporu onayladı.
Bu kararın iki boyutta aslında pek bir önemi yok. Birincisi, Parlamento’nun kararı bağlayıcı değil. Dolayısıyla raporun kabul edilmesiyle müzakerelerin askıya alınması söz konusu olmayacak. İkincisi, müzakereler zaten fiilen askıda. İki taraf da kendine göre nedenlerle fişi çekip komadaki hastayı öldürmeye cüret edemediğinden fiilen bitmiş olan müzakere süreci varmış gibi yapılıyor.
Kararın hemen hayata geçirilecek bir sonucu olmaması anlamsız veya değersiz sayılması gerektiği anlamına gelmiyor tabii. Avrupa Parlamentosu’ndaki en Türkiye yanlısı iki grup Sosyalistler ve Yeşiller, aralarına liberalleri de alarak dünkü kararın alınmasında başı çektiler. Kuşku yok ki can-ı gönülden Türkiye’nin üyeliğinden yana olanların Türkiye demokrasisinin son yıllardaki serencamından dolayı yaşadıkları büyük hayal kırıklığı nedeniyle işler bu noktaya gelmişti.