Alışık olduğumuz dünya düzeni İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulmuştu. Bu dönemin gerek siyasal anlamda güç dağılımı gerekse ekonomik modelleri belliydi. Dünya düzenini şekillendiren iki kutuptan biri çökünce soğuk savaş bitti. Kısa süren ve geriye dönüp bakıldığında dünya düzenini allak bullak eden bir tek kutupluluk dönemi yaşandı. Bu tek kutupluluk aynı zamanda denge unsurlarının ortadan kalkması anlamına geldiğinden stratejik olarak Irak savaşı felaketine, ekonomik olarak da 2008 krizine yol açtı.
Giderek artan sayıda değerli iktisatçı yaşanan ekonomik krizin bir finansal hıçkırıktan ibaret olmadığını, yapısal birtakım meselelerin ön plana çıktığını ve alınacak tedbirlerin buna uygun olması gerektiğini söylüyor, yazıyor. Kaynakların nasıl dağıtılacağı, daha önce gündeme gelmeyen çevre tahribatının sonuçları,gelir eşitsizliği gibi konular, hem ekonomik hem siyasi gündemde üst sıralara çıkıyor.