Yeni hükümet kimler arasında kurulursa kurulsun halihazırda
Türkiye neredeyse tümüyle iflas etmiş dış politika yaklaşımını ve
felsefesini değiştirmek zorundadır. Seçimler bu bakımdan Türkiye’ye
yalnızca iç politikasında tek adam rejimini engelleme fırsatı
vermedi. Aynı zamanda nerdeyse inat uğruna sürdürülen, ülkenin
genel çıkarlarına ürkütücü derecede hasar vermiş müflis bir
dış politikadan vazgeçme imkânını da tanıdı. Yeter ki bugünün
gerçekleri temennilerle ve ideolojik takıntılarla değil akıl
süzgecinden geçirilerek değerlendirilsin.
AKP’nin büyük ortağı olacağı herhangi bir hükümet
formülünde dışişleri bakanlığı herhalde küçük ortağa
bırakılacaktır. Bırakılmaması söz konusu bile edilmemelidir.
Neyse ki, Türkiye’nin coğrafi konumu ve yerleşik ittifak ilişkileri
yanlıştan dönmek için yeni bir şans yaratılmasını mümkün kılıyor.
Ayrıca dünyadaki hemen hiçbir gücün tutarlı sayılabilecek bir dış
politikasının bulunmaması Türkiye’nin işini nispeten
kolaylaştırıyor.