Dün iki önemli olayın yıldönümüydü. Birinci yıldönümünün üzerinden yalnızca on yıl geçti. Türkiye, AB ile katılım müzakerelerine bu tarihte, epeyce kriz atlatıldıktan sonra başladı. Krizler ancak son dakikada çözülebildiğinden uçağı Brüksel’e gece yarısından sonra inen Dışişleri Bakanı Gül için saatler durdurulmuş ve sabaha karşı gerçekleşen tören bu şekilde kılıfına uydurularak daha önce ilan edilmiş tarihte başlamış gibi gösterilmişti.
Türkiye açısından da AB açısından da tarihsel bir andı. Türkiye, Meclis’te ciddi çoğunluğa sahip ama meşruiyetini derinleştirip, siyasi gücünü artırmak için AB sürecine ihtiyaç duyan bir partinin önderliğinde demokratik reformları gündeminin merkezine yerleştirmişti. Reform süreci aslında daha önceki koalisyon hükümeti döneminde başlamıştı. Muhalefet de ilk heyecan döneminde hayli yapıcı katkılarda bulunmuştu.