İRLANDALI bir arkadaşım, "Hayattan öç almanın en iyi yolu iyi yaşamaktır" derdi. Herkesin kendine göre bir "iyi yaşamak" tanımı vardır elbette. Kimi için lüks içinde yaşamak, kimi için huzuru bulmak, dostlarıyla keyifli zaman geçirmek, kimi için gönlünden geçenleri yapabilmek, maceralara atılabilmek, hayallerinin peşinden koşabilmek önemlidir herhalde. Ya da ola ki bir şeyi, ne olursa olsun, başarabilmenin hazzıdır "iyi yaşamak". Dolayısıyla tek bir kalıba sığdırılamayacak bir sözdür bu. Belki kıymeti de oradan gelir. Hayli zor, kötülükle dolu, iç karartıcılık dozu olağanın üzerinde bir yılı geride bırakıyoruz. Bu sıfatlar yalnızca havanın giderek "kurşun gibi ağır" hale geldiği Türkiye için değil dünya için de büyük ölçüde geçerli. Dünya ekonomisinin bir gıdım daha hareketli olması, büyümenin toparlanması elbette küçümsenecek bir şey değil, ancak küreyi saran kasvet de yabana atılacak gibi değil. Tarih, benzer bazı dönemlerde olduğu gibi sanki daha hızlı akmaya başladı. Bu tablodan, tarihteki benzer dönemlere bakarak iyimser mesajlar çıkarmak ise hayli zorlaştı.