SEÇİM kampanyası döneminde ister istemez ülke iyice içine kapandı. Bırakın dünyada ne olup bittiğini Türkiye'yi en çok etkileyecek dış politika konuları bile gündeme pek giremedi. Üstelik özellikle dikkat edilmesi gereken İdlib'in geleceği gibi konularda sahadan gelen haberler pek de matah değildi. Buna karşılık Pompeo-Çavuşoğlu zirvesi ve burada varılan Münbiç mutabakatı ön plana çıkarıldı. ABD'nin bu konuda bir geri adım attığı izlenimi güçlü ancak bunun karşılığında Ankara'dan ne istediği tam vuzuha kavuşmadı. S-400 alımı ve buna bağlı olarak kongrenin mukabele etmek amacıyla gündeme getirdiği F-35'lerin satışı hatta Türkiye'nin bu programdan çıkarılması konuları ise ABD-Türkiye ilişkilerinin en yakıcı maddeleri arasında. Murat Yetkin'in dünkü Hürriyet'te çıkan önemli yazısı, Türkiye'nin stratejik Batılılığı açısından çok önemli gelişmeleri özetliyordu. Yetkin'in yazısı, Batı ile ilişkilerde her kriz benzeri durumda başlayan "Türkiye Batı'dan kopuyor" yaygarasının da ülke içinde analiz niyetine menkıbe yazanların "Batı'ya haddini bildiriyoruz" duruşunun da yanıltıcı olduğunu gösteriyor.