İnsan aslında merak ediyor. Yüz milyonlarca dolarlık serveti olan, önündeki siyasetçileri titretebilen, dünyanın en büyük şirketlerinin birisinin üst yöneticisi olarak dünyada önünde açılmadık kapı pek bulunmayan birisi, "Moronun teki" diye tanımladığı birisinin bakanı olmayı nasıl kabul ya da neden kabul eder? Hadi kabul etmesinde eşinin ısrarı, ülkesine hizmet etme arzusu rol oynamıştır. Gene de sizi sürekli küçük düşüren, son zamanlarda görüşme imkânı bile bulamadığınız, en temel konularda fikir ayrılığı içinde olduğunuz birisinin emrinde çalışmayı üstelik de her an kovulma tehdidi altında olduğunuzu bilerek nasıl sürdürürdünüz? "Hizmet aşkı ve bakanlığının bekası" diye cevap vermek de anlamlı değil, zira Rex Tillerson başına geçtiği Dışişleri Bakanlığı'nın prestijini yükseltmek, bütçesini artırmak, etkisini daha güçlü şekilde hissettirmek bir yana, fena halde budadı. Bütçesini hunharca kesti. En üst görevlere kimseleri atamadı. Bakanlığında çalışanlarla işbirliği yapmak, bilgi ve birikimlerinden yararlanmak için de hiçbir şey yapmadı. Halen ABD'nin 45 ülkede, ki bunların arasında Türkiye ve Suudi Arabistan gibileri de bulunuyor, büyükelçisi yok.