Cuma günü Paris’te gerçekleştirilen terör eylemleri Suriye krizini farklı bir noktaya taşıdı. Hemen sonuç beklememek gerekse de geçmişe göre bu iç savaşın bir an önce bitirilmesi konusunda en azından Batılı devletler hatta Rusya’da bir irade oluştu. Bunun yansımaları önce Viyana’daki çok taraflı görüşmelerde, ardından G20 zirvesinde görüldü. Suriye konusunda ortaya detayları tam belli olmasa bile bir eylem planı dahi çıktı. Bu türden gelişmeler kısa zamanda savaşın durup bir çözümün hemen gerçekleşeceği anlamına gelmiyor. Olsa olsa bölge dışındaki güçlerin Suriye krizinin bölgeye hapsedilemeyeceğini anladıklarını gösteriyor.
Şimdi bölgesel güçlerin yapıcı bir yaklaşımla çözüme yönelmeleri ve darmadağın olmuş yerel savaşçıları barış yoluna girmeye ikna etmeleri gerekecek. Bunların gerçekleştirilmesi hayli güç olsa ve yoğun bir diplomatik enerji gerektirse de çözüm iradesi şekillendiği takdirde belli bir zaman sonra mümkündür. Paris saldırılarının siyasal ve toplumsal sonuçlarını toparlamaksa çok daha uzun vadeye yayılacak çabalar gerektirecek.
IŞİD’in kimliğinin iki unsuru var. Bir yanıyla IŞİD bir devlet kurma projesi. Onu diğer cihatçı örgütlerden ayrıştıran özellik bu. Diğer yanıyla ise IŞİD olağanüstü ideolojik cazibeye sahip bir örgüt. Sınırsız ve müthiş bir şehvetle kullandığı, sergilediği, reklamını yaptığı şiddet kendi cazibesinin ana unsurlarından birisi. Şiddet ezilmiş ruhun temizlenmesinin en kısa ve kolay yolu olarak öne çıkıyor. Özellikle hayatın gündelik şiddeti altında ezilenleri cezbediyor.