DAHA seçimlerin önümüze koyduğu tablo tam sindirilmeden, sonuçtan memnun olanlar bu sonucun keyfini çıkaramadan işler gene karışmaya başladı. Diyarbakır’daki cinayet ve ardından yaşananlar aşina olduğumuz bir oyunuyeniden izlemek zorunda kalıp kalmayacağımız sorusunu gündeme getirdi. Bunun da ötesinde sanki Meclis’teki partilerin işi ülkeyi yönetecek bir hükümeti oluşturmak değilmişçesine yapılan tartışmalar zihinleri bulandırdı.
Gerçi 7 Haziran’da siyasal tarihimiz açısından önemli bir eşik geçildi. Toplumun çok farklı kesimleri kendilerini rahatsız eden bir gidişe “Dur” demek üzere oylarını kullandılar. Bunun sonucunda iktidar partisi alışık olmadığı bir sonuç aldı. En azından kendini alışık olmadığı bir konumda buldu.
2002 seçimlerinden bu yana ezici çoğunluklarla ülkeyi yönetmeye alışmıştı AKP. Giderek kimseye hesap verme gereği duymadan sistemi kendi ideolojisi doğrultusunda değiştirmeye başlamışken alınan bu sonuç kuşkusuz ağır bir darbeydi. Toplumsal mühendislik hırsının sınırları da gene bu sonuçla çizilmiş oldu.