Bütün dünya gözüne kestirip istikrarsızlaştırmaya ve envai çeşit komployla gücünü kısmaya çalıştığından değil ama yanıbaşında olup bitenlerden dolayı Türkiye’nin etrafını bir ateş çemberi sarıyor. Daha kötüsü ise Ankara’nın Katar dışında dostça ilişkiler içinde olduğu bölgesel ya da küresel çok az gücün bulunması.
ABD politikalarındaki tutarsızlıkların tüm dünyayı dehşet içinde bıraktığı bir dönemde Ankara’nın Washington’da yakın ve dürüst ilişki kurabileceği bir kurum veya kişi kalmamış gibi. Türkiye’yi geçmişte sakınmış ve ikili ilişkilere büyük önem atfetmiş sözü geçen senatörler ve Temsilciler Meclisi üyeleri, Washington Büyükelçiliği önündeki dayak hadisesinden dolayı sessiz.
Dolayısıyla Ankara’nın görüşlerini gündemde tutacak, destekleyecek bir odak yok. İlişkilerin perakende (transactional) şekilde götürülmesi, stratejik bir ortak payda bulunmasını imkânsız kılıyor. Ortak dilin eksikliği Türkiye’nin Suriye’de son zamanda giderek tırmanan gelişmeler karşısında büyük ölçüde elini kolunu bağlıyor. Kaygılarını ya da önerilerini dinleyecek merci bulmakta zorlanıyor.