Üç semavi dinin en önemli şehirlerinin bulunduğu diyarları ziyaret eden, bu arada hatırı sayılır derecede ticari ilişki de bağlayan ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan’daki konuşmasında İslam devletlerinin temsilcilerine şunları söylemişti:
“Daha iyi bir gelecek, eğer uluslarınız teröristleri ve aşırılık yanlılarını içinizden atmayı becerebilirse mümkündür. ONLARI içinizden ATIN. ONLARI ibadethanelerinizden ATIN. ONLARI cemaatlerinizden ATIN. ONLARI kutsal topraklarınızdan ATIN. Ve ONLARI BU DÜNYADAN ATIN.”
Trump’ın İslam dünyasının lideri olarak kabul ettiği Suudi Arabistan’da, Müslüman ülke liderlerine verdiği, özünde cihatçı terörizmle mücadele edin, bunları öldürün ve yok edin mesajına cevap IŞİD’in Manchester kentinde ARENA adlı konser salonundaki eylemiyle geldi. Ariana Grande adlı Amerikalı şarkıcının konserini dinlemeye gidenlerden 22’si terör eyleminde öldürüldü. IŞİD hem Trump’a cevap vermiş oldu hem de dünyaya bir kez daha, güvenlik önlemlerinin en ciddi ve sıkı şekilde uygulandığı istihbaratı çok güçlü bir Avrupa ülkesinde de masum insanları öldürme kapasitesine sahip olmayı sürdürdüğünü gösterdi. Bir bakıma Trump’ın terör konusundaki kolaycı bakış açısının da terörün kökünü kazımak için yeterli bir başlangıç noktası olamayacağını söyleyenleri de haklı çıkardı.
Barack Obama, ABD başkanlarının göreve gelince geleneksel olarak hemen ziyaret ettikleri ülke olan Kanada’dan sonra ilk ikili ziyaretini Türkiye’ye yapmıştı. Bu Obama’nın bölgesel ve dünya tasavvurunda Türkiye’ye verilen önemin bir göstergesiydi. Yeni Başkan Türkiye’ye geldiğinde iki ülke arasında bir “model ortaklık”tan bahsetmişti. Türkiye Müslüman bir ülke olmasına rağmen, İslam dünyasına hitap etmek için seçilen ülke Mısır’dı. Buradan da çıkarılması gereken sonuç Türkiye’nin kimliğinin, coğrafi konumunun ve kurumsal ittifak ilişkilerinin şekillendirdiği kimliğinin Obama tarafından yalnızca Müslümanlığa indirgenmediğiydi.