Amerikan seçimlerinde iki partinin adayları belli oldu. ABD’nin geleceği ve dünyanın seyri açısından daha ilginç ve yer yer de ürkütücü kampanya,Cumhuriyetçi Parti’ninkiydi. Parti seçkinleri ile tabanı arasındaki şiddetli anlaşmazlık ve uyumsuzluk, önce seçkinlerin adaylarının erkenden devreden çıkmasına yol açtı. Indiana’daki son önseçimden sonra kalan 2 aday, renksizKasich ve dinci muhafazakâr, sevimsiz Ted Cruz havlu attı.
Bu durumda Donald Trump Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olmayı garantiledi.Trump, eğer oy çoğunluğu ona ait olmasına rağmen kendisine adaylık verilmezse kurultayda olay çıkaracağı tehdidini de savurmuştu. Destekçilerinin kampanya sırasında sıkça şiddete başvurmaları, Trump ve ekibinin de genelde bu tür olaylara seyirci kalmaları ya da gülerek destek vermeleri, tehdidin boş olmadığını gösteriyordu.
Sonuçta Cumhuriyetçi Parti çaresiz kaldı. Kendine âşık, zararlı ve zehirli bir yerelciliği temsil eden, hayatında tek gün siyaset yapmamış, bir dediği diğerini tutmayan, uygulayacağını söylediği siyasetler uçuk, ırkçı bir dil kullanan, sahtekârlıkları ayyuka çıkmış bu müteahhit, partinin tabanıyla müthiş bir bağ kurmayı becerdi. Kendi parasını harcayarak adaylığı kazanması, herhangi bir lobinin kölesi olmayacağına dair görüşü güçlendirdi. Lobilerden “İllallah” demiş Amerikan seçmeni, buradan bir bağımsızlık ve halkçılık menkıbesi üretti.