Yarınki buluşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısında Amerikan demokrasisinin kural ve kurumlarını hiçe sayan bir Başkan Trump olacak. Geçen hafta Trump, seçim kampanyasının Rusya ile ne tür ilişkiler içinde olduğunu soruşturan FBI’ın tartışmalı ancak bağımsızlığından kimsenin kuşku duymadığı başkanı James Comey’i görevden aldı.
Şu ana kadar akan bilgilere bakılırsa, normalde sistemi sarsması gereken bu tasarrufa, sadakat isteyen Trump’a, FBI Başkanı’nın “Size sadakat değil ancak dürüstlük vaat edebilirim” demesi yol açtı. Ne var ki, bir başka dönemde başkanın görevden alınmasına kadar gidebilecek türden bir müdahale, Cumhuriyetçi Parti liderliğinin kendi siyasi gündemlerine zarar verebilecek herhangi bir adımı atma niyetleri olmaması nedeniyle geçiştirilecek gibi.
ABD gibi yerleşmiş, kurumları köklü bir demokraside geleneklerin, kuralların, alışkanlıkların bu denli kolayca kulak ardı edilebilmesi, önümüzdeki dönemde yaşanacak meşruiyet krizinin derinliğini göstermesi açısından önemli. Türkiye açısından önemli olan ise Trump’ın kendi kişiliğiyle devlet yönetirken benimsemesi gereken kimlik arasında, herhangi bir ayrıştırmaya gerek görmemesi. Özel olan ile kamusal olanı birleştirmesi, kişisel tepkilerini kamusal kararlar haline getirmesi. Bunun sonucunda ortaya fazlasıyla kaprisli, tutarsız, cehaletinin derinliği ürkütücü bir yönetim tarzının öne çıkması.
Bunlara dikkat edilmesi üç nedenle gerekiyor: